18.05.2007

Thales üzerine; Aristoteles ve Diogenes Laertios

Bu çalışmada, Thales üzerine, Aristoteles’in Metafizik’te; Diogenes Laertios’un da Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri’nde yaptığı yorumlar incelenmiştir.


Doksograf(1) Diogenes Laertios (M.S. 3.yy), Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri(2) adlı eserinin I. Kitap-Giriş bölümünde, felsefe (philosophia) sözcüğünü bulan ve kendini filozof (philosophos) olarak çağıran ilk kişinin Pythagoras (M.Ö. 580-500 dolaylarında) olduğunu söyler. Pythagoras'ın felsefe (philosophia) adıyla çağırdığı etkinlik – aslında – Pythagoras'tan önce de bir ada sahiptir; ne ki bu ad bilgeliktir (sophia); ama Pythagoras, hem Tanrı dışında hiç kimsenin kendilerini bilge (sophoi) olarak çağırmaması gerektiğini düşündüğünden; hem de kendisini, bilge (sophoi) adıyla çağrılan diğer kişilerden ayırmak ve kendisinin bilge (sophoi) değil; ama bilgeliği arayan kişi (philosophos) olduğunu belirtmek istediğinden(3) böyle bir ad öne sürmüştür.


Diğer taraftan, bilgelik (sophia) ve bilgelik-sevgisi/arayışı/arzusu arasında (philosophia) benzer bir ayrıma, Pythagoras'tan yaklaşık iki yüz yıl sonra Aristoteles (M.Ö. 384-322) de gidecektir(4): Aristoteles'e göre – Metafizik, I. Kitap(5)bilgelik (sophia), bilginin (episteme) en üstün biçimi; ulaşılabilecek en son bilişsel düzeydir. Duyulara dayanmaları bakımından, onlardan en uzakta olan bir bilgi türü olarak bilgeliğe (sophia) ulaşmak, insan için, çok; ama çok zordur. Dolayısıyla insanın deneyimleyebileceği, mutlak olarak bilgelik (sophia) değil; ama bilgelik-sevgisi/arayışı/arzusudur (philosophia), yani, felsefe. Bu bilgelik-arayışı yolunda insan için önemli olan, sonuçlar ve pratik amaçlardan çok; bilginin (episteme) veya onun en üst düzeyi olan bilgeliğin (sophia) kendisidir. Bu bağlamda felsefeyle (philosophia) işaret edilmek istenen, şeylerin-bilgisinden çok; o şeylerin nedenlerinin (aitiai) ya da o şeylerin neden öyle olduklarının açıklamalarının bilgisidir.(6)


Konusu Thales olan bir yazıda, Thales'in kendisinden söz etmeden önce, ondan sonra yaşamış iki düşünürden söz edilmesi, Thales'in ilk-filozof olarak adlandırılmasında, Pythagoras'ın “felsefe” sözcüğünü bularak, Aristoteles'in de “felsefe” sözcüğünün anlam içeriğini belirleyerek büyük pay sahibi olmalarından kaynaklanıyor.


Her ne denli başka bir çalışmanın konusu olsa da, yine yukarıdaki bilgilerden – ki daha da genişletilebilmeleri olanaklıdır – yola çıkılarak, “Thales ilk-filozof mudur? Eğer öyleyse, neden ilk-filozoftur?” ya da “Felsefe, M.Ö. 6. yüzyılda, Yunan uygarlığının sınırları içinde mi başlamıştır? Eğer öyleyse, onlardan önceki veya onlarla eş-zamanlı Babil, Mısır gibi uygarlıkların düşünsel etkinlikleri için “felsefe” adını kullanamaz mıyız?”, “Yunan felsefesi, felsefe adını verdiği etkinliği başka uygarlıklara – muhtemelen – daha doğusunda kalan uygarlıklara mı borçludur?” gibi sorulara da yanıt verilebilir.


Şimdilik, bu gibi sorulara verilebilecek en insaflı yanıtla, Diogenes Laertios'un yanıtıyla yetinilebilinir sanırım: Her ne denli Diogenes, Thales'i filozofların (philosophos) değil; ama bilgelerin (sophoi) arasına yerleştiriyor (Pythagoras ayrımı) ve ilk-felsefecinin Thales'in öğrencisi Anaksimandros olduğunu öne sürüyor olsa da(7), felsefenin kökeni konusunda şunları söyler: “Bazıları felsefe araştırmalarının barbarlarda başladığını söylerler. [...] Ama bunlar, Yunanlıların başarılarını barbarlara mal ettiklerinin farkında değiller; oysa yalnız felsefe değil, aynı zamanda insan soyu da onlarla (Yunanlılar) başlamıştır. [...] Böylece felsefe Yunanlılarda başlamıştır, zaten felsefe adının da barbar bir sözcükle ilişkisi yoktur.(8)


Thales'in, ardında yazılı bir çalışma bırakıp bırakmadığının tartışmalı bir konu olması bir yana(9), Thales'in felsefesine ilişkin ikincil antik kaynaklar da fazla değildir.(10) Bu kaynaklardan en erken döneme ait ve Thales'in felsefesi açısından en kapsamlı olanı ise Aristoteles'in Thales'e ilişkin yazdıklarıdır.(11) Nitekim, daha sonraki dönemlerde, Thales üzerine yazan yorumcular da kaynak olarak Aristoteles’i (ve öğrencisi Theophrastus’u) almışlardır.(12) En kapsamlısı Metafizik’te(13) olmak üzere Aristoteles, beş eserinde(14), yedi kez Thales’den söz eder.(15)


Aristoteles, Metafizik – I. Kitap – 3. bölümde(16), yukarıda sözü edilen felsefe tanımı bağlamında – yani, varlık olarak tüm varlığın (panta) ilk nedenlerinin (protai aitiai) ve ilk ilkelerinin (protai archai) araştırılması ve öne sürülmesi bağlamında – Thales'in, bu türde bir felsefeyi ortaya koyan ilk kişi olduğunu öne sürmüştür. Thales'e göre ilk-ilke, suydu.(17) Thales'in bu sonuca nasıl vardığı süreci üzerineyse şöyle bir yorumda bulunur Aristoteles: “Bütün varlıkların sudan can bulup, suyla beslenmelerini; ılıklığın kendisinin sudan kaynaklanmasını ve bütün varlıkların suyla yaşadıklarını görerek böyle bir varsayımda bulunmuş olabilir.”(18)


Bu noktada, Aristoteles'in Thales'ini anlamakta bize yardımcı olacağı düşünülen küçük bir hatırlatma yapılabilir sanırım. Genelde Aristoteles, bir konuya ilişkin sorgulama sürecine girmeden ve kendi görüşlerini ortaya koymadan önce, kendisinden öncekilerin o konu üzerine söylediklerini inceleme yoluna gider. Mercek altına alınacak sorunun, böylesine bir tarihsel çözümlemesi, o soruna ilişkin daha önce söylenmiş ve doğru olması muhtemel bir şeyin gözden kaçırılmasının önüne geçeceği gibi; önceki düşünürlerin, hangi noktalarda anlaşmazlığa düştüklerini de ortaya koyması bakımından, sorunun – aslında – nereden ve niçin kaynaklandığını da görünür kılacaktır. İşte bu tarihsel çözümleme ve Aristoteles'in Thales'e ilişkin söyledikleri bağlamında asıl göz önünde tutulması gerekense, böyle bir çözümlemede, Aristoteles'in, kendinden öncekilerin doğru ve tam bilgilerini veren bir tarihçi olarak değil; ama kendinden öncekilerinin bilgilerini, kendi felsefesi ve dili ışığında değerlendiren ve o bilgilerden, konutlamak istediği felsefeye birer basamak olarak yararlanan bir filozof olarak hareket ettiğidir.(19)


Yeniden Thales'e, dolayısıyla Aristoteles'e dönecek olursak, onun yukarıdaki yorumundan yola çıkılarak, Thales'in gözlem yoluyla, tüm varlığın en temel ilkesi olarak-su sonuca vardığı düşünülebilir; ne ki bu düşünce de, doğayı açıklamada doğa-dışı hiçbir yetkeye dayanmadan – örneğin mitoloji –, yine doğanın kendisinden yola çıkan bir usun etkinliği olarak-felsefe tanımıyla birleştirildiğinde, Thales'in neden Aristoteles tarafından ilk-filozof olarak görüldüğünün olası bir açıklaması olarak kullanılabilir. Yeri gelmişken şunu da eklemekte yarar var: Aristoteles, Thales'e ilişkin yorumun hemen ardından, Thales'ten önceki dönemlere uzanarak, felsefeden çok mitolojinin tarihine giren dönemlerde suya atfedilenleri de serimler.(20) Bu serimlemenin sonunda ise Thales'in neden ilk-filozof olarak adlandırıldığına bir delil olarak kullanabileceğimiz, Thales'in, ilk-ilke olarak-suyu önermesinde, kendisinden öncekilere ne denli yaslanıp yaslanmadığı konusunda şöyle bir yorumda bulunur: “Bu düşüncenin [suyun her şeyin kaynağı olması] aslında eskiye ait [ancient] ve ilksel [primitive] olup olmadığı kesin olmayabilir; ama yine de ilk-ilkeye ilişkin bu düşüncenin Thales'e ait olduğu söylenir.(21)


Thales'in ilk-ilkeye ilişkin düşüncesini böylece serimledikten sonra Aristoteles, kendi felsefesi ışığında, eleştirmeye yönelir Thales'i. Aristoteles, şeylerin neden öyle, oldukları gibi olduklarına ilişkin olarak dört-neden veya dört-açıklama (aitiai) öğretisini öne sürer. Bunlar özdeksel, biçimsel, etkin ve ereksel nedenlerdir. İşte bu dört-neden bağlamında Thales, yalnızca, özdeksel nedeni imlediğinden – Aristoteles'e göre – şeylerin değişimini açıklamada başarılı olamamıştır; çünkü bunun için etkin nedenlerin de belirlenmesi gerekmektedir.(22) Aristoteles'in Sokrates-öncesi filozoflara ilişkin yaptığı yorum ve eleştirilerin felsefe tarihi açısından büyük bir öneme sahip oldukları gerçeğinin – bir kez daha – altını çizip, bu yorum ve eleştirilere bir başka çalışmada değinmek üzere, Diogenes Laertios'un Thales ile ilgili yazdıklarına geçelim. Diogenes ile başladığımız gibi – yine – Diogenes'le noktalayalım çalışmamızı.


Bazılarına göre, ki aralarında ozan Khoirilos da vardır, ruhun ölümsüz olduğunu söyleyen ilk kişi o olmuş. [...] Ayın son gününe “otuzuncu gün” adını ilk o vermiştir. Kimilerine göre de, doğa üzerine konuşan ilk kişi o olmuş. [...] Pamphile onun Mısırlılardan geometriyi öğrenip çember içine bir dik üçgen çizen ilk kişi olduğunu ve bir sığır kurban ettiğini söyler. [...] Neden çocuk sahibi olmadığını soranlara, “Çocukları çok sevdiğim için” diye yanıt veriyormuş. Annesi onu evlenmeye zorladığında, “Daha zamanı değil” demiş. Sonra yaşı ilerleyip annesi gene sıkıştırınca, “Artık zamanı değil” demiş. [...] Hermippos Yaşamlar adlı eserinde, kimilerinin Sokrates hakkında söyledikleri şeyi ona yakıştırır. Nitekim, dediklerine göre, üç nedenden ötürü Talih'e minnet borçluymuş: “Birincisi, hayvan değil insan olduğum için; ikincisi, kadın değil erkek olduğum için; üçüncüsü de barbar değil Yunanlı olduğum için.” [...] Ayrıca ondan şu özdeyişler aktarılır: Varlıkların en eskisi tanrıdır: çünkü oluşmamıştır. En güzel şey evrendir: tanrının eseridir. En büyük şey yerdir: çünkü her şeyi içine alır. En hızlı şey akıldır: çünkü her yerde dolaşır. En güçlü şey zorunluluktur: çünkü her şeyi alt eder. En bilge şey zamandır: çünkü her şeyi ortaya çıkarır. [...] Neyin zor olduğunu sorana: “Kendini tanımak”; neyin kolay olduğunu sorana: “Başkasına akıl vermek”; neyin en tatlı olduğunu sorana: “Kavuşmak”; tanrının ne olduğunu sorana: “Başı sonu olmayan şey”; gördüğü en acayip şeyin ne olduğunu sorana: “Yaşlı bir tiran”; insanın talihsizliğe en kolay nasıl katlanacağını sorana: “Düşmanlarını daha kötü durumda gördüğü takdirde”; en iyi ve en doğru nasıl yaşayacağımızı sorana: “Başkalarında kınadığımız şeyi kendimiz yapmadığımız takdirde”; “Kim mutludur?” - “Bedence sağlıklı, ruhça becerikli, yaratılışça eğitimli olan” dedi. [...] Bilge Thales yaşlılığında bir jimnastik yarışması izlerken, sıcağın ve susuzluğun etkisiyle düşüp öldü. Mezar taşında şunlar yazılıdır: “Bilgeler bilgesi Thales'in mezarı bu: kendisi küçük; ama şanı göklere çıkıyor.” [...] “Kendini tanı” sözü onundur.”(23)


Thales'in felsefe tarihindeki önemi – yine Aristotelesçi bağlamda – her şeyin ondan oluştuğu, ondan geldiği ve yine ona dönüşeceği, kendisinden oluşan şeyler değişse de kendisi değişmeden kalan, var olan her şeyin altında yatan temel ilke olarak suyu önermesinden çok; böyle niteliklere sahip bir ilk-ilke önermesinden ileri gelir. Nitekim daha sonraları, Thales'in suyu; Anaksimandros'un apeironuna, Anaksimenes'in havasına, Pythagoras'ın sayılarına, Herakleitos'un ateşine, Parmenides'in birine, Empedocles'in dört-öğesine, Anaksagoras'ın nousuna, Demokritos ve Leukippos'un atomlarına dönüşecektir. Thales'in, insanlık tarihine kazandırdığı bu – yaklaşık – 150 yıllık ivme, Sofist akımla azaltılacak olsa da, Platon ve özellikle de öğrencisi Aristoteles, yeniden arttıracaklardır ivmeyi. Sonuç olarak Thales'in yaktığı ateşle yolunu aydınlatan insanlık, ne yaratılması ne de yok edilmesi olanaklı olan, başka biçimlere dönüşebilen; ama niceliği hep sabit kalan, var olan her şeyin kendisine indirgenebileceği, temel bir ilk-ilke olarak enerji düşüncesine kadar ulaşacaktır.


Dipnotlar


(1) Doxograph. Eskiçağ döneminde yaşamış düşünürlerin görüşlerini, yaşamlarını derleyen kişilere verilen ad (Herman Diels). Bknz. D. Laertios, Ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri, s. 9 - 12

(2) Laertios, D. Ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri. Çev. Candan Şentuna. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık. (2004) - İngilizce elektronik metni için http://www.classicpersuasion.org/pw/diogenes/

(3) D. Laertios, The lives and opinions of eminent philosophers, book I - Introduction VIII - http://www.classicpersuasion.org/pw/diogenes/

(4) V. Politis, Aristotle and the Metaphysics, s. 24

(5) Kitap I (alfa), bölüm 2, 982 a23 - 982 a25 arası

(6) V. Politis, Aristotle and the Metaphysics, s. 4

(7) D. Laertios, Ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri, s. 17

(8) D. Laertios, Ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri, s. 13-14

(9) P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. 8 - Daha fazla bilgi için bknz. P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. 8-15

(10) P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. xvii - Daha fazla bilgi için bknz. P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. xvii-xxi

(11) P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. xvii

(12) P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. 29

(13) Kitap I (alfa), bölüm 3 - "Metafizik"ten yapılan çeviri ve alıntılarda, H. Tredennick ve H. Lawson çevirilerinden yararlanıldı.

(14) Metafizik, Gökyüzü Üzerine, Ruh Üzerine, Nikomakhos'a Etik ve Politik

(15) P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. xvii - Daha fazla bilgi için bknz. P.F. O'Grady, Thales of Miletus, s. xvii-xix

(16) Kitap I (alfa), bölüm 3, 983 b6 - 984 a4 arası

(17) Kitap I (alfa), bölüm 3, 983 b20

(18) Kitap I (alfa), bölüm 3, 983 b22 - 983 b25 arası

(19) J.L. Ackrill, Aristotle the philosopher, s. 10

(20) Kitap I (alfa), bölüm 3, 983 b29 - 983 b34 arası

(21) Kitap I (alfa), bölüm 3, 983 b35 - 984 a1-2 arası

(22) Kitap I (alfa), bölüm 3, 984 a19

(23) D. Laertios, Ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri, s. 20-27


Kaynaklar


(1) Laertios, D. Ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri. Çev. Candan Şentuna. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık. (2004)

(2) Politis, V. (2004). Aristotle and the Metaphysics. Routledge Philosophy Guidebooks: London

(3) O'Grady, P.F. (2002). Thales of Miletus: The beginnings of western science and philosophy. Western Philosophy Serises

(4) The Metaphysics, translated by Lawson, H. Penguin classics: 2004

(5) The Metaphysics, translated by Tredennick, H. Loed classical Library: 2003

(6) Ackrill, J.L. (1981). Aristotle the philosopher. Clarendon Press: Oxford

(7) Laertios, D. The lives and opinions of eminent philosophers. Online version: http://www.classicpersuasion.org/pw/diogenes/



OLUMSAL




http://olumsal.blogspot.com


Hiç yorum yok: